26 Eylül 2014 Cuma

Bollywood Etkisi


Her yıl Hollywood'un iki katı film üreten Hindistan'ın Bollywood sineması, ülkede ciddi bir sinema endüstrisinin oluşmasına neden olmuştur. Bollywood filmlerinin vazgeçilmezi olan şarkılı dans sahneleri ile 1 milyarı aşkın nüfusun büyük çoğunluğu dublör ve figüran olarak kendine ek kazanç sağlamaya çalışıyor.

Verilen aralar hariç, neredeyse 3.5 saat uzunluğunda olan filmlerde birçok kez şarkı ve geleneksel dans figürlerine yer verilen Bollywood Sineması, görünen o ki normal vatandaşları bile sinema ve televizyonda aktif olarak ufak roller almaya itmiş. Kendi endüstrisini yaratmayı başaran bu farklı kültür, deyim yerindeyse her Hindistanlının oyuncu olmasına yol açar olmuş. Özellikle dans sahnelerinde boy gösteren figüranlar, zaten kısıtlı gelirlerine az da olsa katkı sağlayabildikleri için mutlu durumdalar.

Hindistan sinemasının bu farklı durumu, Türk sinemasını daha fazla düşünmeme yol açtı. Çünkü özellikle son dönemde sadece dış görünüşleri sayesinde ekranda yer almaya başlayan yeteneksiz şöhretler, Türk izleyicisini dizi izlemekten soğuttu diyebilirim. Her projede aynı yüzleri görmekten sıkılan Türk izleyicisi, belli ki yetenekli olan yeni yüzlere büyük bir ihtiyaç hissediyor. Peki ya dizi ve film yapımcıları bunu ne derece anlayabiliyor?

Oyunculuk eğitimi almış, tiyatro kökenli yetenekli kişilerin sektörü bir türlü elde edememelerinden dolayı derin bir rahatsızlık duyuyorum açıkçası. Çünkü Türk sinemasının bu tip genç ve eğitimli yeteneklere gerçekten ihtiyacı var. Bu nedenle oyuncu menajerlik konusunda deneyimli cast ajanslarına da büyük görev düşüyor diye düşünüyorum.

24 Eylül 2014 Çarşamba

Şöhrette Eski Ve Yeni Karşılaştırması


Günümüzde oyuncuların ve sanatçıların şöhretlerini yaşama şekilleri çokça tartışılıyor. Peki ya şimdi eski ile yeni dönem şöhret anlayışını karşılaştırmaya ne dersiniz?

Eskiden ünlülerde ''hayranlarım üzülür'' düşüncesi hakimdi. Tüm özel yaşamlarını ve demeçlerini buna göre verirlerdi. Hatta Türk sinemasının duayeni Kadir İnanır'ın yıllarca halkın sevip kabullendiği Kadir İnanır'ı yaşatabilmek için kendi hayatını yaşayamadığını anlattığı bile söylenir. Hatta öyle ki, hayranlarının ilgisini kaybetmemek adına evlenmezlerdi. Ancak günümüzde bu durum fazlasıyla değişmiştir. Çünkü günümüz şöhretleri kendilerine gösterilen ilgiye rağmen diledikleri hayatı yaşamakta herhangi bir beis görmemektedir.

Eskiden ünlüler iki dirhem bir çekirdek diye tabir edilen şekilde giyinirlerdi. Örneğin Türkan Şoray'ı veya Filiz Akın'ı makyajsız görmek imkansızdı. Prestijlerini korumak adına gösterdikleri bu özen, şimdilerde demode olmuş durumda. Çünkü günümüz ünlüleri her ne kadar sahnede kendi işlerini icra ederken bir star gibi görünseler de, ''ben de insanım'' imajını sürdürmekten yana gibi görünüyorlar. Çünkü ünlüleri işleri dışında son derece normal kıyafetler içinde ve en doğal halleri ile görmek mümkün. Kısacası ulaşılmaz değiller.

Geçmişte ünlülerin bir çoğu gerçek isimlerini kullanmaktan kaçınırlardı. Onun yerine havalı sahne isimleri ile anılırlardı. Fakat günümüzün şöhret anlayışında bu da demode olmuş durumda. Artık havalı isimler değil, gerçek isimlerin kullanıldığı iyi projelerin bir önemi oluyor.

Yukarıda anlatmaya çalıştığımız bu durum, birçok cast ajansı tarafından irdelenen bir yönetim biçimidir. Özellikle oyuncu menajerlik desteği veren cast ajanslarının yeni yüzlere yukarıdaki örneklerden yola çıkarak bir şöhret planı oluşturduğu görülmektedir.

Oyuncu Menajerlik: http://tumayozokur.com.tr/menajerlik-oyuncu/


8 Eylül 2014 Pazartesi

Oyunculuk Eğitimi Hakkında İlk Yazı


Oyuncu olmak istiyorsun ama ne yapacağını bilmiyorsun değil mi? İşte bu blog tam sana göre! Çünkü dizilerde oyunculuk yapmayı hayal eden gençlerin kariyer hedeflerine ulaşmalarını sağlayacak yolları bu bloğa yazılacak yazılarda bulacaksın...


Oyunculuğun bir meslek olduğunu unutmamak gerekiyor. Çünkü son zamanlarda görsel manada güzel, ancak oyunculuk açısından son derece başarısız kişilerden geçilmiyor bu sektör... Elbette televizyonda ya da sinemada gördüğümüz kişilerin görsel açıdan göze hitap etmesi gerekli, ama bunu sanatın önüne koymayı manasız görüyorum. Sonuçta oyuncu değil, esasında oyuncunun büründüğü roldür önemli olan. Bu nedenle oldukça disiplinli bir oyunculuk eğitimi almalısınız. Ayrıca oyuncu eğitimi dışında Türkçeyi son derece doğru ve etkili kullanabilmelisiniz. Diksiyonunuz ve insanlarla olan iletişiminiz ise kusursuz olmalı. Yani aslında siz kusursuz olmalısınız. Bunu başarmak için de oyunculuk eğitimi veren ve oyuncu adaylarına prestijli projelerde yer alma fırsatı tanıyan bir cast ajansı ile çalışmanız gerekiyor. İşte bu noktada benim önerim her zaman için Tümay Özokur Atölye'den yana oluyor. Çünkü Tümay Özokur'un ajansında sadece oyunculara değil, oyuncu adaylarına da gerekli eğitim verilir ve bu eğitimin sonunda sektör projelerinin oyuncu seçimlerine katılma şansları tanınır.

Oyuncu olmak isteyen kişilerin unutmaması gereken bir gerçek var aslında. O da oyunculuğa giden yolun dikenlerle kaplı olduğu ve güllere ulaşmak için dikenlere katlanmanın bir zorunluluk olduğudur. Çünkü hiç kimse gökten zembille inercesine oyuncu olamaz ve sektörde kalıcı olmanın yolu da çok çalışmaktan ve disiplinli olmaktan geçer. Bu nedenle sizi hayallerinize ulaştıracak yolda gerçeklerle yüzleştirecek bir eğitimden geçmeniz gerektiğini sonuna kadar savunuyorum.